1989 - Ocak Ayı
TANRI İNKÂRCILARI İFŞA EDİYOR:
I.S.N.A.
(KUZEY
AMERİKA MUHAMMEDÎ TOPLUMU)
İSLAM’IN İLK SÜTUNUNU İPTAL EDİYOR
İslam'ın ilk sütunu, Muhammed'in ağzından bize ulaşan Kuran'da açıkça
belirtilmiştir. (Bazı Müslümanlar bu gerçeği unutmaktadırlar.) 3’üncü surenin
18’inci ayeti İslam'ın ilk sütunu olan şahadetin " LA İLAHE İLLA ALLAH" olduğunu
bildirmektedir. Üstelik Yüce Yaratıcımız, bu en önemli sütuna özel bir
vurgu yaparak, bunun "Tanrı’nın, meleklerin ve ilim sahiplerinin"
bildirdiği Şehadet olduğunu
bildirmektedir.
İlim sahibi olmayanlara gelince, onların farklı bir Şehadetleri var. Böylece sapkın
Müslümanlar, açıkça putlarının adını, onun kendi iradesi dışında, Tanrı'nın adının yanına koyan bir Şehadet oluşturdular
(39:45). Şehadetleri bildiriyor ki:
" LA İLAHE İLLA ALLAH, MUHAMMED RASUL ALLAH."
SATANIC HORIZONS (ŞEYTANİ UFUKLAR) dergisinin 88 Aralık tarihli sayısında ISNA (Kuzey Amerika Muhammedi Toplumu) 1990'lı yılların yeni temasını açıkladı. Ekteki resimde görüldüğü gibi sahte Şehadetlerinin ilk yarısını iptal ettiler ve böylece ISNA Yargı Günü’nde onlara tenezzül etmeyecek ve onları sahiplenmeyecek ölü ve güçsüz bir adam olan Muhammed Peygamber'dir (39:30, 7:188). Onlar, Muhammed'in ismini Tanrı’nın yanına koyan Müşrikler, putperestlerdi. Artık gerçekten tek tanrıya tapıyorlar—yalnızca Muhammed’e.
ISNA’NIN TARIK KUREYŞİ’Sİ
TANRI’YA VE MUHAMMED’E HAKARET EDİYOR
ISNA'nın lideri ve politika ve doktrinlerinin şekillendiricisi olarak
Tarık Kureyşi, SATANIC HORIZONS'ın Aralık sayısında Tanrı'ya ve O'nun peygamberi
Muhammed'e hakaret etti.
Kureyşi, sayfa 46'da Tanrı’nın postacılığı (Tanrı’nın elçiliği) işinin mevkice aşağı bir iş olduğunu beyan etti; Muhammed için yeterince iyi değil.
Ya Kureyşi Kuran
konusunda böylesine cahil ya da Muhammed'i
putlaştırması nedeniyle o kadar kör ki, Tanrı’nın Kuran boyunca tekrarlanan
"Elçinin tek
görevi mesajı iletmektir" (3:20, 5:99, 13:40, 16:35, 16:82, 24:54, 29:18, 36:17, 42:48,
64:12) şeklindeki beyanlarını hatırlayamıyor. İşte dünyanın Kureyşi'nin
küfürünü görmesi ve keşfetmesi için Arapçası:
Bay Kureyşi'ye göre, eğer Tanrı Kureyşi'yi postacısı olması için seçseydi, muhtemelen şöyle bir şey söylerdi: "Hayır,
teşekkürler; bu benim için çok aşağı bir iş. Sadece bir postacı mı?!!"
Yazısının başlığı bile küfür: "KURAN'IN ÇOCUĞU SÜNNET." O kadar da tuhaf değil, kesinlikle Hristiyanların
“Tanrı’nın çocuğu İsa” küfrüne benziyor.
Kureyşi'nin yazısının 48. sayfasında bir başka büyük küfür daha
bulunmaktadır. Tanrı'nın Kuran boyunca onun
"Eksiksiz, mükemmel ve TAMAMEN DETAYLI" olduğu yönündeki iddialarına
rağmen, Kureyşi yine Tanrı'ya meydan okumakta ve bunun doğru olmadığını ilan
etmektedir!!! Lütfen herhangi bir çeviriden 6:114 ayetine bakın ve sonra 48. Sayfadaki Kureyşi'nin küfürleri
üzerinde düşünün: Kureyşi diyor ki, "Kuran, metodoloji konusunda sessizdir." Belli
ki Kuran'ın bize detaylı metodolojinin İslam'ın ilk elçisi olan İbrahim
aracılığıyla iletildiğini öğrettiğinin farkında değil (bkz. 21:73 ve 22:78).
KURAN'IN ISNA
TARAFINDAN ALÇAKÇA İSTİSMAR EDİLMESİ
Elhamdülillah, Tanrı gerçeği ortaya çıkarmış ve günümüz "Müslümanlarının"
Muhammed'in tebliğ ettiği İslam'dan tamamen sapmış olduklarını en esaslı
şekilde ortaya koymuştur.
ISNA'nın SATANIC HORIZONS’unun en son sayısı Tanrı’ya, Muhammed'e ve Kuran'a karşı küfürlerle dolu. MP'nin ön sayfası
ve bu sayfası, ISNA'nın Tanrı’ya ve O'nun elçisine karşı yaptığı putperestliğin ve açık savaşın sadece birkaç örneğidir.
ISNA'nın Horizons dergisinin 59-61. sayfalarında Ayşe’yi öven bir yazı okuyoruz. Sayfa 61'de, Müslümanların Ayşe'ye büyük bir borcu
olduğunu söylüyorlar." Muhtemelen, Buhari'nin Ayşe’nin ölümünden 200 yıl sonra yazdığı birçok hadisin ona atfedilmesi
nedeniyle.
Hiç tanışmamış olmalarına rağmen Ayşe'yi bu kadar çok sevmeleri güzel. Ama
o yazıda, Kuran'a karşı çok büyük bir küfür işlendi. ISNA, bu makalenin ön
sayfasına, 3. surenin 37. ayetindeki
“Sonra Tanrı onu lütufkâr bir kabul edişle kabul etti” kelimelerinin güzel bir
kaligrafi ile işlendiği güzel bir çerçeve yerleştirdi. Bu ayet Meryem'e atıfta
bulunuyor.
ISNA'ya yönelik bu eleştiri, samimi Müslümanların,
Şeytan'ın milyonlarca insanı Tanrı’ya ve elçisine itaatsizlik etmesi üzere
kandırmayı başardığı kanıtlanmış gerçeğini keşfedebilmeleri umuduyla
yazılmıştır. "Tanrı’ya ve elçisine itaatsizlik edenler, içinde ebedî
kalacakları cehennemi üzerlerine çekmişlerdir." (72:23). Tanrı hepimize
rehberlik etsin. |
Arapça Metinli Kuran: Son Ahit [Yetkilendirilmiş İngilizce
Versiyon]’dan Yeniden Basılmıştır. Reşad Halife tarafından orijinalinden
çevrilmiştir. |
GİRİŞ
Her şey birkaç milyar yıl önce Şeytan adındaki bir meleğin, kendisinin
Tanrı’dan başka bir tanrı olabileceğine dair kibirli düşünceler geliştirmesiyle
başladı.
Tanrı'nın mutlak otoritesine yapılan bu meydan okuma yalnızca küfür
değildi; tek kelimeyle imkansızdı. Gerçek şu ki, tanrı olma gücüne
yalnızca Tanrı sahiptir. Şeytan, basitçe söylemek gerekirse, bir tanrı
gibi bir hâkimiyet alanına sahip çıkmak ve onu kaos, hastalık, sefalet ve
kazalar olmadan verimli bir şekilde yönetmek için gerekli güce veya niteliklere
sahip değildi.
Bu korkunç küfrün başlatıcısı Şeytan iken, tanrılığın hayal
edebileceklerinden çok daha fazlası olduğunu fark etmeyen milyarlarca yaratık,
Şeytan'la aynı fikirdeydi. Şeytan'a Tanrı'nın verdiği güçlerin, onu başlı
başına bir tanrı olmaya yeterli kıldığına karar verdiler. Böylece göksel toplum bölündü (38:69). İsyancıların Tanrı'nın mutlak
otoritesine yönelik haksız itirazlarının en etkili şekilde karşılanması ve
çözülmesi gerekiyordu.
Eğer bir uçağı uçurabileceğinizi iddia ediyorsanız, iddianızı test etmenin en
iyi yolu size bir uçak verip onu uçurmanızı istemektir. Bu tam olarak
Tanrı'nın Şeytan'ın bir
tanrı olarak beceriksizliğini
ortaya çıkarmak için yapmaya karar verdiği şeydir.
Şeytan'la aynı fikirde olanlara ise, fikirlerini yeniden gözden
geçirmeleri ve Tanrı’nın mutlak otoritesini kabul etmeleri ya da Şeytan'ın yeteneklerini
gösterme çabasına tanık olacakları bir sınavdan geçmeleri şansı verilmiştir (33:72). Yaklaşık 150 milyar yaratık Şeytan'ın
gösterisine katılmayı seçti; Şeytanın Tanrı’’nın yanında bir tanrı olabileceğini ileri sürüyorlardı.
Bu devasa göksel tartışma, Tanrı'nın yaratıklarının üç kategoriye ayrılmasına
yol açtı:
1. Melekler: Tanrı’nın
mutlak otoritesine hiçbir zaman meydan
okumayan yaratıklar; onlar yalnızca Tanrı'nın tanrı olma gücüne sahip
olduğunu biliyorlardı.
2. Cinler: Şeytanın
kesinlikle bir tanrı olabileceğine kanaat getiren yaratıklar.
3. İnsanlar: Tarafsız kalan
yaratıklar; Tanrı'nın tarafında sağlam bir duruş sergilemediler. Bu
yaratıkların işlediği küfür, tüm gücün yalnızca Tanrı'ya ait olup olmadığından
emin olmamalarıydı.
Tanrı'nın krallığının üyelerinin yalnızca Tanrı’nın bir tanrı olabileceğine kesin olarak inanmaları, daha da iyisi bunu bilmeleri sağduyu gereğidir.
Tanrı,
meleklere, Şeytan'a iddiasını göstermesi için bir şans vereceğini, Şeytan’la aynı fikirde olan yaratıklara da günahın bedelinden kurtuluş şansı
vereceğini bildirdiğinde, melekler itiraz ettiler: "Yeryüzüne kötülük yayacak ve kan akıtacak birini mi yerleştireceksin?” (2:30) Başka bir deyişle, Tanrı’nın bizi Krallığından kovmasını, yani
Cehenneme göndermesini önerdiler. Oysa Tanrı, En Lütufkar, En Merhametli olandır. Küfrümüzü kınamak için ikinci bir şansı elde etmemizi ve YALNIZCA
Tanrı'nın tüm güce sahip olduğuna karar vererek kendimizi günahın bedelinden kurtarmamızı
irade etti.
Tanrı, öngörülen testi gerçekleştirmek için "ölümü
yarattı"; Tüm suçlu yaratıkları, göksel kavgayı hatırlamadıkları başka bir hayata, başka bir boyuta getirmek
için öldürdü (67:1-2). İlk ölümden sonraki bu ilk hayatın şartları altında,
insanlara ve cinlere, Tanrı’nın
mesajlarını ve Şeytan'ın mesajlarını
inceledikten sonra, putperestliklerini yeniden düşünme konusunda mutlak bir
özgürlük verilmiştir.
Şeytan'ın gücünün sonsuz küçüklüğünü ve son derece önemsizliğini
vurgulamak için...
TARİHİ BİR SUÇ ORTAYA ÇIKTI
TANRI’NIN SÖZÜ İLE OYNAMAK
Muazzam bir matematiksel sistem Kuran'ı kaplar ve içindeki her bir unsurun ilahi kökenini
korumaya ve doğrulamaya hizmet eder.
Muhammed Peygamber'in ölümünden
birkaç yıl sonra, bazı kâtipler Medine'de vahyedilen son sure olan 9. surenin
sonuna iki sahte ayet eklemişlerdir. Bu dipnotta sunulan deliller, Kuran'ın müthiş matematiksel kodunun önemli
bir işlevini göstermektedir: Kuran'ı en ufak bir tahrifata karşı korurken aynı
zamanda Kuran'daki her harfin gerçekliğini kanıtlar. Böylelikle, kod SADECE 9:128-129'daki sahte sokuşturmaları reddeder.
Şüphesiz, bu mesajı biz vahyettik ve elbette onu biz koruyacağız. [15:9]
Kuran, Tanrı'nın, Yarattıklarına Son Ahitidir. Onu dünyanın sonuna
kadar mükemmel bir şekilde koruyacağına dair ilahi söz bu nedenledir.
Yüce yazar, Kuran'ın ilahi yazarlığı ve mükemmel bir şekilde korunduğu
konusunda bize güvence vermek için, Kuran'ı matematiksel olarak yapılandırmıştır.
Ek 1'deki fiziksel kanıtların açıkça kanıtladığı gibi, bu tür bir
matematiksel yapı insan yeteneklerinin çok ötesindedir.
Açıkçası, Tanrı'nın Son Mesajındaki en
ufak bir bozulmanın, göze çarpan bir uyumsuzlukla ortaya çıkması kaçınılmazdır. Kuran'ın
koruyucu matematiksel kodu olduğu için sadece tek bir sapma sistemi tamamen yok
eder.
Muhammed
Peygamber'in ölümünden birkaç yıl
sonra, Halife Osman İbn Affan'ın hükümdarlığı sırasında, yeni Müslüman
topraklarına gönderilmek üzere Kuran'ın birkaç nüshasını kopyalamak üzere Halife tarafından bir katipler komitesi atandı. Kopyalar
Muhammed'in eliyle yazılan orijinal Kuran'dan yapılacaktı (Ek 28).