1988 - Haziran Ayı
MUSLIM PERSPECTIVE TUCSON MESCİDİ tarafından Aylık Yayımlanır Haziran 1988 Şevval 1408 Editör: Reşad Halife, Ph.D. |
Tanrı’dan Yeni Elçi:
N e d e n !
Kur’an'a göre bütün
peygamberler hâlihazırda bu dünyaya gelmiştir. Muhammed son peygamberdi.
Kur’an, bir "peygamber"
ile bir "elçi" arasında net bir ayrım yapar. Bir
"peygamber", Arapça "Nebi",
Kuran'da "yeni bir mesajı
iletmek için Tanrı tarafından görevlendirilmiş bir elçi" olarak
tanımlanırken, "elçi", Arapça "Resul", "mevcut kutsal yazıyı vaaz etmek ve doğrulamak
için Tanrı tarafından görevlendirilmiş kişi" olarak tanımlanır (3:81).
Peygamberler bir ve aynı
mesajı iletmişlerdir: "TAPINMANIZI
MUTLAK BİR ŞEKİLDE YALNIZCA TANRI’YA ADAYIN." Bu, Eski Ahit'teki
(Yasanın Tekrarı 6:4), Yeni Ahit'teki (Markos 12:29) ve Son Ahit olan
Kuran'daki (21:25) İLK EMİR'dir.
Son kutsal yazıyı, Kuran'ı
ileten son Nebi olan Muhammed, son
elçi değildi (7:35, 33:40).
Tanrı’nın gerçek dini, Tanrı söz
konusu olduğunda bir ve tek din İslam'dır (3:19). Bu kelime ---- İslam ---- bir isim değil, bir tanımdır;
Tanrı'ya “teslimiyet” anlamına gelir. Elbette kast edilen daha büyük bir ima
vardır: İslam, Tanrı'nın Her Şeye
Gücü Yeten, Her Şeyi Bilen, Her Zaman Her Yerde Var Olan, Yaratıcı, Kâinatın
mutlak İdarecisi ve dini öğretilerin tek kaynağı olarak kabul edilmesini ima
eder. Bu sayede İslam, dünyanın her
yerinde birçok isim altında uygulanmaktadır: Tapınmasını mutlak bir şekilde tek
gerçek Tanrı’ya adayan, Ahirete inanan ve doğru bir hayat süren herkes Müslümandır, yani Tanrı’ya
teslim olan (2:62).
BÜYÜK
FLAKET
Ne yazık ki insan ırkı için
güçlü ve zeki bir düşman olan Şeytan, kaynağı ne olursa olsun dini bozmayı
başarmıştır. Sonuç olarak, Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanlar kendilerine
Musa, İsa ve Muhammed peygamberlerin getirdiği hak mesajdan uzaklaştılar. Bugün
Yahudilerin çoğu, Tevrat'a, tüm Tevrat'a ve başka şeye değil sadece Tevrat'a
sarılmak yerine Mişna ve Gemara gibi insan yapımı öğretileri
takip ediyor. Hıristiyanların büyük çoğunluğu, diğer şeylerin yanı sıra, "Üçlü
birlik" denen büyük küfrü kendilerine dikte ettiren İznik Konferanslarının
insan yapımı talimatlarını takip ediyor.
Ama burada benim ilgi alanım
Müslümanlar, çünkü bu MUSLIM PERSPECTIVE.
Bugün uygulanan İslam, tanınmayacak kadar ciddi şekilde yozlaşmıştır; Tanrı’nın
son peygamberi Muhammed'in vaaz ettiği İslam ile hiçbir alakası yoktur.
Müslümanların büyük çoğunluğu,
Şeytan tarafından Muhammedîlere dönüştürüldü. Kur’an'ı, tüm Kur’an’ı ve başka
şeyi değil sadece Kuran'ı takip etmiyorlar. Çoğunlukla Kuran'la çelişen çok
sayıda öğreti, yalan bir şekilde Muhammed'e atfedildi ve Müslümanların dininin
ayrılmaz bir parçası haline geldi. Bunlara Hadis
ve Sünnet denir.
Şeytan'ın Hadis ve Sünnetteki öğretileri uğruna Kuran'ın terk edilmesi sonucunda
Müslümanların tüm dini uygulamaları bozulmuş durumda; hiçbiri doğru değil. Bu
nedenle, tüm bozulmaları ortaya çıkarmak, tüm bidatleri ortadan kaldırmak ve
İslam'ı eski saflığına geri döndürmek için yeni bir elçi gönderildi.
Artık tüm peygamberler
gönderildiğine ve tüm kutsal yazılar teslim edildiğine göre, Tanrı'nın iradesi,
bu en sofistike insan nesline bir elçi göndermektir.
M.P.'nin son
sayısında Tanrı’nın yeni elçisi olduğuma dair çürütülemez deliller sundum. Son
19 yılda, Tanrı beni şunlarla görevlendirdi:
(1) O'nun 1400 yıldır Kur’an'da
gizlenen büyük mucizesinin ortaya çıkması;
(2) Medine'de vahyolunan son
surenin (Sure 9’un) sonunda Kur’an’a sokuşturulmuş insan yapımı iki cümlenin
açığa çıkarılması ve kaldırılması için tartışılmaz deliller sunması;
(3) 3:18 uyarınca tapınmamızı
yalnızca Tanrı'ya
adayacağımıza dair Şehadeti veya
Tanıklığı söylemenin doğru yöntemini duyurmak;
(4) günlük beş vakit iletişim
duasını (Namazı) yerine getirmenin doğru yöntemini duyurmak;
(5) zorunlu bağışı (Zekatı)
yerine getirmenin doğru yöntemini duyurmak;
(6) yıllık (Ramazan) orucunu
yerine getirmenin doğru zamanını ve şeklini duyurmak;
(7) Mekke'ye yapılacak kutsal
yolculuğu (Haccı) yerine getirmenin doğru zamanını ve şeklini duyurmak.
DAHA FAZLA DELİL
Tanrı'nın dünyaya
görevlendirdiği elçisi olduğuma dair son duyuru benim fikrim DEĞİLDİ. Doğrusu,
En Lütufkâr olan Tanrı bana karşı son derece merhametlidir. Sekiz uzun yıl
boyunca ettiğim korkaklığa rağmen, Tanrı tövbemi ve (1) Tanrı'nın elçisi
kimliğimi ilan edeceğime ve (2) böyle bir kimliği beyan etmekte asla tereddüt
etmeyeceğime, geri durmayacağıma veya çekinmeyeceğime dair ciddi yeminimi kabul
etti. Bu nedenle, artık bu ilahi gerçek hakkında tereddüt etmeyi veya
alçakgönüllü olmayı göze alamam. "Eğer O'na itaatsizlik edersem, Tanrı’ya
karşı beni kim destekleyebilir?" (11:63).
Dünyaya
fiziki, somut ve tek kelimeyle inkâr edilemez Kur'ânî kanıt ile geldim.
Bu makalede, görevi tüm peygamberleri ve onların ilettiği kutsal yazıları
doğrulamak olan belirli bir elçinin Kuran'da önceden haber verildiğine dair
daha fazla delil sunuyorum. Delilleri inceledikten sonra Tanrı’nın gerçek
kulları benim bu belirli elçi olduğumu hemen anlayacaklardır. Öte yandan, inanmayanlar
ise artık Kur’an'a uyduklarını veya Kur’an’a sarıldıklarını iddia edemezler; Tanrı’nın
ve elçisinin düşmanları oldukları kesinleşmiştir.
Aklıma gelmişken, o kadar da korkak değildim: Kur’an tercümemin "yetkilendirilmiş" olduğunu duyurmuştum ve özellikle o ilk baskının Dipnot 1:1'inde çevirimin "Tanrı tarafından yetkilendirilmiş" olduğunu yazmıştım.
Gerçek imanlılar, Tanrı’dan bir elçi
gönderilmesine içtenlikle sevinirler. Tanrı’nın tüm dünyaya olan bu büyük nimet
ve rahmetinden (21:107) ancak putperestler üzülür. Çünkü onlar, Tanrı’nın
elçilerini putlaştırmış ve onları Tanrı katında bir mertebeye yükseltmişlerdir.
Öte yandan, gerçek imanlılar, Tanrı’nın
elçisinin bizler gibi bir insandan fazlası olmadığını Kuran'dan bilirler
(18:110 & 41:6); Tanrı'nın öğretilerini iletmek için sadece bir araç
(42:51). Tanrı’nın bu dönemde elçisini göndermesi, egomuzun ve aynı zamanda Kuran'a
olan inancımızın en büyük imtihanıdır.
Tanrı, Kuran'ın hiçbir anlam belirsizliği
olmayan dosdoğru bir kitap olduğuna dair bize güvence vermektedir (39:28). Bu
nedenle, Kuran, genellikle "peygamber" olarak tercüme edilen Arapça
"Nebi" kelimesinin ve
genellikle "elçi" olarak tercüme edilen Arapça "Resul" kelimesinin açık
tanımlarını vemektedir. 3:81'deki ilk ifadeye bakalım:
"Tanrı, 'Size kutsal yazı ve bilgelik
vereceğim' diye PEYGAMBERLER (Nebiler)
ile bir antlaşma yaptı."
Dolayısıyla, bir PEYGAMBER (Nebi), bir kutsal yazı alan ve ileten
kişidir. Kur'an'ın son kutsal yazı olması gerçeği, Muhammed'i son peygamber
yapar. Bu, Muhammed'in "Hatem En-Nebiyyin
(son peygamber)" olarak tanımlandığı 33:40'ta doğrulanmaktadır.
Bir peygamberin bir kutsal yazıyı iletmesi gerektiğine
dair Kur‘ani gerçek, her peygamberin
bir elçi olmasını zorunlu kılar. Muhammedîlerin “her peygamber bir elçi
değildi” iddiası aptalca bir yalandan başka bir şey olamaz. Tanrı bir adama
kendisine saklaması için bir kutsal yazı verir mi?!! “Ben kimseyle konuşmam”
diyen bir peygamber düşünebiliyor musunuz?!!!
3:81'in geri kalanı, "Resul"ü (elçiyi)
mevcut kutsal yazıyı vaaz
eden, doğrulayan ve ona sarılan biri olarak tanımlar; yeni bir kutsal yazı
getirmez. Muhammed, 33:40'ta "Tanrı’nın
bir elçisi" olarak tanımlanır. Bu (“Tanrı'nın bir elçisi”) ifadesi
dilsel olarak gerekli değildir; çıkarılsa bile, Muhammed'in son peygamber
olduğuna dair mükemmel bir cümlemiz var. Belli ki Yüce Yaratıcımız, Muhammed'in
"Tanrı’nın elçisi ve son peygamber" olduğunu, son elçi olmadığını söylüyor. Muhammed'in "Hatem El-Mürselin" (son elçi)
olduğu şeklindeki Muhammedîlerin yaygın ifadesi Kur’an'ın hiçbir yerinde yoktur. Bu nedenle, Muhammed'in son elçi
olduğuna inanan herhangi biri, Kuran'ın inkârcısı ve Tanrı’nın ve elçisinin
açık bir düşmanıdır.
İronik bir şekilde, Kur'an
bizi, böyle bir yalanın her neslin inkârcıları için ortak olduğu konusunda
uyarır. 40:34 bize, inkâr edenlerin Yusuf'un
son elçi olduğunu iddia ettiklerini bildirir!!! Yusuf'tan sonra kaç elçi
geldiğini biliyor musunuz? Yusuf’tan sonra Musa, Davud, Süleyman, Zekeriya, Yunus,
İsa, Muhammed ve daha birçokları geldiler. Yoksa onlar sahte elçiler miydi?
M.P.'nin
son sayısında, Tanrı’nın beni dünyaya elçisi olarak görevlendirdiğine dair şu
somut delilleri sunmuştum:
(1) Tanrı Kur’an'da beni
Kuran'ın mucizevi matematiksel kodunun münhasır kâşifi olarak adlandırdı.
(2) Adımın kökü (RAŞADA ر ش د) Kuran'da 19 kez
geçmektedir (bkz. INDEX TO THE WORDS OF QUR’AN, sayfa 320).
(3) Adım ve soyadımla
bağlantılı tüm sure ve ayet numaralarını topladığımızda toplam 1463 yani 19x77
çıkıyor.
(4) "Reşad" ve
"Halife" özel ismine bakarsanız, bunun 38:26 ve 40:29 & 38'de
geçtiğini görürüz. Bu sayıların toplamı 171'dir (19x9).
(5) İslam’ın elçileri olan
İbrahim, Muhammed ve Reşad'ın (sırasıyla 258, 92 ve 505) sayısal değeri 855
veya 19x45'tir.
TÜM
BUNLAR TESADÜF MÜ??!!!
Bazı insanlar İbrahim,
Muhammed ve Reşad'ın sayısal değerlerinin toplanmasında Musa ve İsa'nın hariç
tutulmasına itiraz ettiler. Bu itirazcılar daha iyi bilmeli. Musa, İsa, Davut,
Zekeriya ve diğerleri, diğer Milletlere
(itikatlere) aittirler. 5:48, Tanrı’nın Müslümanlar, Yahudiler ve Hıristiyanlar
için farklı Milletler hükme
bağladığını açıkça belirtmektedir. İbrahim, 22:78'de "Müslümanların
babası" olarak adlandırılır ve İslam, "Millet-i İbrahim" olarak tanımlanır (2:130, 135; 3:95; 4:125;
6:161; & 16:123).
Ancak
Kuran, İbrahim, İsmail ve İshak'tan hep birlikte İslam'ın ilk peygamberleri
olarak söz eder (bkz. 2:133). İnanılmaz bir şekilde İsmail ve İshak'ın sayısal
değerlerini de eklediğimizde toplam yine 19'un katı oluyor. Beş ismin de
değerleri şu şekilde:
İbrahim = 258
İsmail = 211
İshak = 169
Muhammed = 92
Reşad = 505
TOPLAM = 1235 (19x65)
Böyllikle, tıpkı büyük Kuran
Mucizesi gibi; inkârcılar onu ne kadar itibarsızlaştırmaya çalışırlarsa, Tanrı
da onu o kadar güçlü kılıyor.
İnkârcılar için daha da
kötüsü, Musa ve İsa'nın toplam sayısal değeri 19'un katıdır (116 + 150 = 266 =
19x14), İsmail ve İshak'ın toplam sayısal değeri 19'un katıdır (211 + 169 = 380
= 19x20) ve İbrahim, Muhammed ve Rashad'ın matematiksel değerleri 19'un katıdır
(258+92+505 = 855 = 19x45).
TÜM
BUNLAR TESADÜF MÜ??!!!
Ek olarak, işte benim 3:81'de ilan edilen ve Yüce Allah
tarafından tüm peygamberleri ve onların ilettikleri kutsal yazıları doğrulayıcı
olarak görevlendirdiği elçi olduğuma dair 19-temelli doğrudan deliller.
3:81'deki ifadeye
baktığımızda şöyle diyor:
"Size
elinizdekileri doğrulayıcı bir elçi gelecek."
[Arapça]
“CAEKUM RESULUN MUSSADDİKUN LEMA MA'EKUM”,
bu ifadenin toplam
matematiksel değerinin 836 veya 19x44 olduğunu bulduk. Aşağıda gösterilen, bu
matematiksel gerçeğin bilgisayar çıktısıdır. Açıktır ki bu elçi, Kur’an'ı
doğrulamak, ondaki herhangi bir tahrifatı ortaya çıkarmak ve öğretilerinin
doğru uygulandığını teyit etmek için Muhammed'den sonra gelmeliydi.
Kuran'ın 19-temelli
mucizesinin nesli olmamız, bu sözün bizimle özel olarak bağlantılı olduğunun
kesin göstergesidir.
Elbette, daimi itirazcılar
itiraz edecekler ve her zamanki gibi, Tanrı onların zayıf argümanlarını yok
ediyor (bkz. 25:33). Sadece belirli bir ifadeye değil, ayetin tamamına (3:81)
bakalım. İşte ayetin tamamını oluşturan harfler ve sayısal değerleri:
(G=6, A=1, Dh=700); (A=1,
Kh=600, Dh=700); (A=1, L=30, L=30, H=5); (M=40, Y=10, Th=500, Q=100); (A=1,
L=30, N=50, B=2, Y=10, N=50); (L=30, M=40, A=1); (A=1, A=1, T=400, Y=10, T=400,
K=20, M=40); (M=40, N=50); (K=20, T=400, B=2); (G=6, H=8, K=20, E=40, H=5);
(Th=500, M=40); (J=3, A=1, A=1, K=20, M=40); (R=200, S=60, W=6, L=30); (M=40,
S=90, D=4, Q=100); (L=30, M=40, A=1); (M=40, 'A=70, K=20, M=40); (L=30, T=400,
W=6, M=40, N=50, N=50); (B=2, H=5); (G=6, L=30, T=400, N=50, S=90, R=200, N=50,
H=5); (Q=100, A=1, L=30); (A=1, A=1, Q=100, R=200, R=200, T=400, M=40); (G=6,
A=1, Kh=600, Dh=700, T=400, M=40); (‘A=70, L=30, Y=10); (Dh=700, L=30, K=20,
M=40); (A=1, S=90, R=200, Y=10); (Q=100, A=1, L=30, W=6 A=1); (A=1, Q=100,
R=200, R=200, N=50, A=1); (Q=100, A=1, L=30); (F=80, A=1, Sh=300, H=5, D=4,
W=6, A=1); (G=6, A=1, N=50, A=1); (M=40, 'A=70, K=20, M=40); (M=40, N=50);
(A=1, L=30, Sh=300, H=5, D=4, Y=10, N=50). Tüm ayetin toplam sayısal değeri
13148'dir (19x692).
BUNLAR DA MI TESADÜF??!!!
Bu mucizevi şekilde iç içe
geçmiş matematiksel gerçekler, Tanrı’nın 19-kodu kuşağına bir elçi gönderdiğini
ve bu elçinin tüm peygamberleri doğrulayacağını ve onların ilettikleri mesajlarda
meydana gelen tüm çarpıklıkları düzelteceğini kesin bir dille bize
bildirmektedir.
Bu güçlü Kur'anî kanıtlar
karşısında, 3:81'de açıklandığı gibi evrensel yaratılış öncesi konferansında
Yüce Allah tarafından ilan edilen elçi olduğumu duyurmakta tereddüt edemem. Neticede
böyle bir duyuru Tanrı'nın iradesidir.
Sen, ben ve her bir insanoğlu
bu elçiye inanmaya ve onunla tam işbirliği yapmaya söz verdik. İnanmakta
başarısız olanlar, Kuran'ın inkârcıları olarak tasdik edilirler.
Son olarak, beni Kadıyanîlerden
Gulah Ahmed ve Bahailerden Bahaullah ile kıyaslayanlara sorayım:
Bu
adamlardan herhangi biri böyle kanıtlar üretti mi? YALNIZCA Tanrı'ya
tapınmayı ve putperestliğin her türünün ortadan kaldırılmasını savundular mı?
Tanrı'nın elçisi olarak
görevimi destekleyen çürütülemez deliller karşısında, yeterlilik belgem
hakkında tartışmayı bırakalım ve birlikte oturup Yüce Yaratıcımızın bize ne öğretmek
istediğini görelim. Yüzlerce imanlı zaten İslamlarını düzelttiler. İbadetlerini
YALNIZCA Tanrı’ya adamaktan
zevk alıyorlar ve yaptıklarının Yaratıcıları katında makbul olduğunu biliyorlar.
Burada sunduklarım yalnızca
fiziksel, çürütülemez gerçeklerdir. Tanrı bana, beni elçiliğimi duyurmaya
yönelten abartısız yüzlerce esaslı işaret gösterdi. Bu işaretler arasında en
belirgin olanı, uyanıkken Mekke'de, tüm peygamberlerle tanıştırıldığım ve
Tanrı'nın izniyle onları doğrulamam ve kutsal yazılarını düzeltmem gerektiği
söylenen bir görümdü:
İnkârcılar,
“Sen bir elçi değilsin” derler. De ki: “Benimle sizin aranızda şahit olarak Tanrı
yeter; ayrıca kutsal yazının bilgisine sahip olanlar. [13:43]
*****
Sana: "Reşad yalancı bir
elçidir" dedikleri zaman onlara de ki: "Ne diyor? Mesajında yanlış
olan ne?” Kendi aklını kullan.
*****
MEKKE KONFERANSI KUR'AN'IN MATEMATİKSEL
MUCİZESİNİ TANIR, ÖVER
Gerçek, Ekim 1987'de Mekke'de
düzenlenen “Kur'an ve Sünnetin Bilimsel Mucizeleri Uluslararası Konferansı”nda
galip geldi. Aşağıdaki, Shaikh A. Ahmed'in “KORAN HAKIM'İN MATEMATİKSEL
YAPISI”ndan bir alıntıdır.
"1 Numara ile ilgili
olarak, Dr. Reşad Halife tarafından yazılan 'Muhammed'in Ebedi Mucizesi' (SAS)
adlı öncü araştırma çalışmasına yüksek saygı ve övgülerle sadece bir referans
yeterli olacaktır. Yazarın, Kur'an-ı Hâkim’in kalbi olan Huruf-u Mukatta’nın
tüm yönlerinde 19 sayısının çok yönlü tezahürünü çok ustaca ve kesin bir
şekilde ortaya koyması gibi. 19 sayısı, 1 sayısının tam oktavında çift
rakamlarla tezahür etmesinden başka bir şey değildir ve sayının kendisi
1+9=10=1 olarak 1'e dönüşür.”
Not:
Kuran, üstüne basarak, Kuran'ın sırlarını açığa çıkarmak bir yana, sadece
Allah'ın bildiği samimi imanlıların Kuran'ı anlamaya yetkili olduklarını
bildirmektedir. [bkz. 18:57]
Dr Halife,
Kuran'ın ilahi kaynağını kanıtlıyor
[ NEW
STRAITS TIMES, Malezya, 3 Mart 1988
***************************************
Seni
kovmak için sana zulmettiler ki istediklerini yapsınlar. Her elçide durum
böyledir ve sistemimiz asla değişmez (17:76) İnkârcılar,
seni etkisiz hale getirmek, öldürmek veya sürgün etmek için plan kurdular.
Onlar plan kurar, ama Tanrı da öyle; Tanrı’nın planı en iyisidir. (8:30) |