Peygamberin yegâne vazifesi Kuran’ı iletmekti, tüm Kuran’ı ve başka şeyi değil sadece Kuran’ı (3:20; 5:48, 5:49, 5:50, 5:92, 5:99; 6:19; 13:40; 16:35, 16:82; 24:54; 29:18; 42:48; 64:12).
Kuran’ı iletmek öylesine mühim ve asil bir görevdi ki, Peygamberin başka herhangi bir şey yapacak vakti yoktu. Dahası, Peygamber Kuran’ın yanında herhangi bir dini öğreti tebliğ etmekten en güçlü sözlerle menedilmişti (69:38-47). Hatta O, Kuran’ı açıklamaktan da menedilmişti (75:15,75:16,75:17,75:18,75:19)—Kuran’ın tek öğretmeni Tanrı’dır ( 55:1 – 55:2) ve Kuran en güzel Hadistir (39:23 & 45:6).
Bu Kuranî gerçekler, Peygambere atfedilen söz ve eylemlerin (Hadis & Sünnetin), ölümünden sonraki ikinci yüzyıla kadar ortaya çıkmamasının tarihi gerçekliğinde tecelli eder. Kuran, Peygamber düşmanları tarafından yapılan Hadis ve Sünnet uydurmasyonunu önceden bildirmiştir (6:112,6:113,6:114,6:115). Kuran bize, kalpleriyle değil, sadece dudaklarıyla iman edenleri ifşa etmenin ölçütü olarak işlev görsün diye Hadis ve Sünnetin icat edilmesine müsaade etmenin Tanrı’nın iradesi olduğunu öğretir. Hadis ve Sünnetin cezbettiği kimselerin sahte imanlılar olduğu kanıtlanmıştır (6:113). İronik bir şekilde, Hadis kitapları Peygamberin kendisinden Kuran dışında hiçbir şey yazılmamasını emrettiğini söyler! Aşağıda, Hadisçilerin en güvenilir kaynaklarından olan Sahih-i Müslim ve Ahmed İbn-i Hanbel’den alınan böyle iki Hadis gösterilmektedir:
Peygamber dedi ki “Benden Kuran dışında hiçbir şeyi kâğıda dökmeyin.”[Ahmed, Vol. 1, Sayfa 171 ve Sahih-i Müslim] |
Bu Hadis, Peygamber’in Hadis karşıtı tavrını ölümüne kadar sürdürdüğünü belirtir.[Ahmed, Vol. 1, Sayfa 192] |
Son yorumlar