İnkârcılara Açık Mektup:
Fırsatı Kaçırıyor Musunuz?
Size Tanrı’nın Antlaşma Elçisi (3:81) olduğuma dair 1000 tane çürütülemez kanıt gösterebilirim. Siz bana olmadığıma dair tek bir kanıt gösterebilir misiniz? Kuran’a neden inanmadığınızı biliyor musunuz? Kuran bize tam olarak neden inanmadığınızı söylüyor.
Benim çevirime göre değil, Pickthall’ın ünlü çevirisine göre 3:81’deki Kuran kehanetini aktarmama izin verin:
Allah, peygamberlerle (Kendi) antlaşmasını yaptığında şöyle demişti: Bakın, size kitap ve ilimden verdim. Daha sonra size, elinizdekileri tasdik eden bir elçi gelecektir. Ona inanacaksınız ve ona yardım edeceksiniz. Dedi ki: Razı oldunuz mu ve bu konuda (size yüklediğim) yükümü yüklenecek misiniz? Cevap verdiler: Hemfikiriz. Dedi ki: O halde şahit olun. Ben de yanınızda şahit olacağım. |
Kuran, “hiçbir anlam belirsizliği olmaksızın Apaçıktır” (18:1, 39:28) ve bu ayet bize tüm peygamberler bu dünyaya geldikten ve tüm kutsal yazıları tebliğ ettikten sonra, kutsal yazıları birleştirmek ve arındırmak için birleştirici ve sağlamlaştırıcı bir elçinin geleceğini bildirir.
Bu Elçi kimdir?
Bu bilgisayar çağında, Tanrı’nın Antlaşma Elçisi’nin adı Kuran’a matematiksel olarak kodlanmıştır. Benim, Reşat Halife’nin 3:81’de önceden haber verilen Tanrı’nın elçisi olduğuma dair size 1000 tane fiziksel, doğrulanabilir ve tamamen çürütülemez kanıt gösterebilirim.
En Önemli Etkinlik
Artık gerçekler bu Bülten sayfalarında size kanıtlandığına göre, egonuzu yenebilecek gücünüz var mı?
İşte, önümde yolu hazırlaması için Antlaşma Elçimi gönderiyorum. … Peki onun geleceği güne kim dayanacak? Ve o ortaya çıktığında kim ayakta durabilir? Çünkü o, arıtıcının ateşi ya da çamaşırcının kül suyu gibidir.[Malaki Kitabı 3:1-3] |
Neden Tanrı’nın gerçeğine meydan okumaya devam ettiğinizi biliyor musunuz? Kuran bize neden inanmadığınızı tam olarak anlatıyor. Siz Tanrı’nın yanında başka bir tanrıya tapıyorsunuz. Sebebi budur. 25:43 ayeti bize tanrıları egoları olan insanlardan haber vermektedir. Buna göre eğer siz:
[1] apaçık Kuran gerçeğini görürseniz,
[2] diz çöktürücü kanıtlarla desteklenmiş (gerçeği),
[3] Mollalarınız ve şeyhleriniz bu gerçeğe karşı tek bir argüman ortaya koyamazlar ve
[4] siz hala Tanrı’nın gerçeğini kabul etmezseniz, o zaman bununla yüzleşin; sizin Allah’ın yanında başka bir tanrınız daha var.
Bu, Tanrı’nın elçisinin önceden haber verildiği 3:81’den hemen sonraki ayetlerle de teyit edilmektedir; Kuran’daki bu gerçeği kabul etmeyen herkesin İslam dininden kovulacağını vurguluyorlar. Lütfen 3:81-91’i çok dikkatli okuyun; bu ayetler her zaman olduğu gibi çok açıktır ve sizi kurtarabilir.
Gerçek Elçiler Nasıl Ayırt Edilir?
Tanrı’nın gerçek elçileri (1) kendilerinin O’nun elçileri olduklarına dair Tanrı’dan sağlam kanıtlara sahiptirler, (2) YALNIZCA Tanrı’ya tapmayı ve YALNIZCA Tanrı’nın kelamına sarılmayı savunurlar ve (3) asla ücret istemezler.
Şeytan dünyayı sahte elçilerle doldurdu. Amacı, hakkı batıl denizinde boğmak, insanları Tanrı’nın elçisinden uzaklaştırarak kurtuluşa engel olmaktır. Ancak Tanrı bize Kendi krallığını ya da Şeytan’ın krallığını seçmek için akıl ve mutlak özgürlük vermiştir.
Eğer bir kimse Tanrı’nın elçisi olduğunu iddia ediyor ve yukarıda sayılan kriterleri karşılamıyorsa, o kişi sahte elçidir.
Ayrıca Tanrı’nın elçisi, Tanrı’nın görünmez askerleri, Tanrı’nın hazinesi ve Tanrı’nın samimi imanlılara yönelik hidayetiyle desteklenmektedir. Bkz. 15:95-97.
Elitlerin Elitleri (56:10):
Dünyanın Her Yanından Destek Mektupları
Avustralya’dan:
Sevgili Kardeşim Reşad:
Ne yaparsan yap, tam desteğim var. Senin Allah’ın elçisi olduğunu kabul ediyorum ve mesajın devamlılığını, düzeltilmesini ve yeni bir dünyaya ve nesillere sunulmasını sağladığı için Allah’a şükrediyorum.
Manila’dan:
Sevgili kardeşim. Allah’ın Elçisi Reşad:
Senin elçiliğini öğrendiğim ve kabul ettiğim günden bu yana yaşam tarzım değişti. Zamanımın bir kısmını ibadete, hakikati aramaya, Kuran okumaya ve inancımı arındırmaya adadım. Artık günlük hayata huzurla, gülümsemeyle ve Allah’ın (S.W.T.) vaat ettiği zafere dair büyük umutlarla karşılayabiliyorum.
Allah’a (S.W.T.) övgüler olsun ve bu dünyada seni tanımaktan ötürü çok şanslı olduğum için O’na şükürler olsun.
Singapur’dan:
Kardeşim Reşad Halife:
Ey elçi, kalpleri inkâr ettiği halde ağızlarıyla “İnandık” diyenlerden, küfre koşanlardan dolayı üzülme. [Kuran, 5:41’den]
Florida’dan:
Son birkaç haftadır bana çok zaman ayırdığınız için, gönderdiğiniz Kuran ve diğer yayınlar için çok teşekkür ederim. Ruhumun warp hızıyla uçmaya başladığını hissediyorum. …bana “âlimlere” ve hadislere boyun eğmeden, yalnızca Tanrı’yı takip etme imkânını tanıttınız ve bende bir heyecan, bir canlanma hissettim. Daha sonra bol bol dua edip Kuran okuduktan sonra, namazda Muhammed Peygamberi O’na ortak koşmadan yalnızca Tanrı’ya dua etmeye başladım. Yavaş yavaş sanki yer altımdan çekiliyormuş gibi hissettim ve Tanrı ile daha da güçlü bir bağ kurdum.
…Kendinizi yüce bir konuma yerleştirmeye izin verip vermeyeceğinizi düşündüğüm için lütfen beni bağışlayın sevgili kardeşim. LA İLAHA İLLA ALLAH. Sen bana hiçbir zaman Kuran’ı ölçüt alarak Allah’tan başka bir yöne işaret etmedin.
Türkiye’den:
Sevgili Kardeşim Reşad:
Mesajınızı almadan önce dini yalnızca Tanrı’ya adamaya çalışıyordum. Şimdi de aynı amaçla ve Kuran’ın hakem olması şartıyla sizin elçiliğinizi kabul ediyorum. İngilizce bilmiyorum ama şimdiye kadar aldığım bilgiler aklımı ve kalbimi ikna etti.
Birisi bana gelip Tanrı’nın elçisi olduğunu, Tanrı’dan uyarılar ve mesaj getirdiğini iddia ettiğinde, onu dinlemeden ve iddialarını Kuran ışığında düşünmeden iddiasını reddedemem ve onu görmezden gelemem.
Tanrı’ya övgüler olsun. O en büyüktür. O, içten gelen düşüncelerden tamamen haberdardır ve samimi inananları asla yüzüstü bırakmaz.
Chicago’dan:
Sevgili Reşad: Yüce Tanrı’nın elçisi.
Sizin aracılığınızla Tanrı’nın işinin zihinlere diz çöktürmeye başladığını neredeyse hissedebiliyorum. Büyük bir tepeden aşağı yuvarlanan bir kartopu gibi, o kadar büyüyor ve o kadar ivme kazanıyor ki, İNŞAALLAH hiçbir muhalefet yoluna çıkmaya cesaret edemeyecek.
Tanrı size ilham vermeye devam etsin. Tucson Mescidindeki tüm inananlara selamlar.
Bu sadece küçük bir örnek.
Övgü ve yücelik Tanrı’ya olsun.
İnkârcılar ne diyorlar?
M.P.’nin Şubat sayısında onlara “Bana bir tane – sadece bir tane – iyi sebep gösterin” diye meydan okumama rağmen, inkârcılar benim neden Tanrı’nın elçisi olamayacağıma dair bir tane – sadece bir tane – sebep gösteremiyorlar!!!
“Müslüman” âlimler nerede? Neden takipçilerine duruşlarını destekleyecek bir tane – sadece bir tane – sebep sunmuyorlar? Onların göze çarpan sessizliği büyük bir kanıttır. Kuran gerçeği şudur: Tanrı’nın yasasına uygun olarak gerçek kazanmalıdır (17:81, 21:18).
Tanrı’nın Antlaşma Elçisi: Neden?
Tanrı’nın Son Ahit’i olan Kuran, Tanrı’nın tüm peygamberleri tarafından iletilen mesajları tek bir küresel mesajda birleştirip sağlamlaştırır. Bu, Tanrı’nın Antlaşma Elçisi’nin ana misyonudur.
Bundan böyle, Tanrı’nın onayladığı tek bir din vardır – tamamen Tanrı’ya teslim olduğumuz ve tapınmamızı tamamen yalnızca O’na adadığımız din. Tanrı’ya teslimiyet Âdem’den bu yana tek din olmuştur – Nuh, İbrahim, Musa, Davut, Süleyman, İsa ve Muhammed’in takipçileri Kuran’da “Müslümanlar” olarak adlandırılır. Arapçada teslimiyet “İslam”dır. Dolayısıyla İslam bir isim değildir; kişinin Tanrı’ya teslim olma eyleminin bir tanımıdır. Yahudi, Hıristiyan, Müslüman, Hindu ya da Budist olsun Tanrı’ya teslim olan herkes Müslümandır. Tanrı’ya teslim olan ve yalnızca O’na tapan herkes Müslümandır. Kişi Müslüman bir Yahudi, Müslüman bir Hıristiyan, Müslüman bir Hindu ya da Müslüman bir Müslüman olabilir (2:62, 5:69) Bu Müslümanlardan herhangi birinin Kuran’daki hiçbir şeye itirazı olmayacaktır. Eğer bunlardan herhangi biri Kuran’da sakıncalı bir şey bulursa, o kişi bir Müslüman değildir; bir Tanrı’ya teslim olan değildir.
Tanrı’nın onayladığı tek din İslam’dır. [3:19] |
Kim İslam’dan başkasını din olarak kabul ederse, ondan asla kabul edilmeyecek ve o, Ahirette hüsrana uğrayanlardan olacaktır. [3:85] |
Tüm dinler – İslam, Hıristiyanlık, Yahudilik, Hinduizm – peygamberlerinin ve azizlerinin putlaştırılması yoluyla yozlaştırılmıştır.
Yahudilik
Ünlü bir haham olan Harold Kushner’in yazılarına bakılırsa, günümüz Yahudilerinin çoğu kurtuluş için temel bir gereklilik olan Ahirete inanmamakta (2:62, 5:69) ve Tanrı’nın her şeye gücünün yettiğine inanmamaktadır. Tanrı’nın niteliklerini tanımakta başarısız olmak, Tanrı’yı tanımamaktır. Kushner’in WHEN BAD THINGS HAPPEN TO GOOD PEOPLE adlı kitabına bakınız, Avon Books, 1981.
Hristiyanlık
Eğer İsa bu dünyaya geri dönseydi, Hıristiyanlar onu çarmıha gererlerdi. Seçkin Hıristiyan bilginleri, günümüz Hıristiyanlığının İsa’nın diniyle hiçbir ilgisi olmadığını artık kabul etmişlerdir (bkz. THE MYTH OF GOD INCARNATE, The Westminster Press, Philadelphia, 1977). Orijinal Hıristiyan doktrini, İznik Konferansları (MS 325) sırasında ölümcül bir şekilde bozulmuştur.
İslam
Eğer Muhammed bu dünyaya geri dönseydi, Müslümanlar onu taşlayarak öldürürlerdi. Çünkü bugünkü İslam’ın İbrahim ve Muhammed’in vaaz ettiği dinle hiçbir ilgisi yoktur. Günümüzün İslam’ı, Kuran karşıtı bir şeytani tarikattır.
Günümüz Müslümanlarının yaptığı her şey yanlıştır: Şehadet, Ezan, abdest, iletişim duaları (Namaz), zorunlu bağış (Zekat), Ramazan orucu ve Hac.
Bütün Müslümanlar çeşitli mezhep isimleri altında Kuran’a inandıklarını ve ona sarıldıklarını iddia ederler. Kuran’ı bir kriter olarak kullanırsak, diğer birçok ayrıntının yanı sıra listelenen tüm uygulamaların, puta tapma yönünde ciddi şekilde bozulduğunu görürüz.
Şok Edici bir Örnek
“Muhammed” başlıklı surenin 19. ayeti (47:19) Şehadeti ilan etmektedir. Bu ayet, 3:18’de belirtildiği gibi, İslam’ın İlk Sütunu olan Şehadet hakkındaki güçlü ayetin bir teyididir. 47:19 ayeti şöyle der:
Bil ki “Tanrı’nın yanında başka tanrı yoktur” (LAA İLAHE İLLA ALLAH). Peki Müslümanlar ne yaptılar? Döndüler ve Tanrı’nın yanına başka bir tanrı koydular. Aşağıda, İslami bir dergi olan THE REVIEW OF RELIGIONS’ın (Londra Camii, 16 Gressenhall Rd, Londra SW18 5QL) şok edici logosu gösterilmektedir. Kuran’ı alenen istismar eden bu dergi, Muhammed’in adını 47:19’da Tanrı’nın adının yanına yerleştirmiştir! Günümüz İslam’ı işte böyle bir şey.
Küfür |
Elitlerin Elitleri (56:10)
Çok Şanslı Bir Nesil
Bizler yozlaşmış İslam’ın ortasında büyüdük. Atalarımızdan tonlarca şeytani öğretiyi miras aldık. Sonra Tanrı bize lütfunu bahşetti ve bizi korkunç bir akıbetten, ebedi Cehennemden kurtardı. Bir insan daha ne kadar şanslı olabilir ki?
İman ikrarımız olan Şehadet, bir Şirk (putperestlik) deklarasyonu ve Kuran’a karşı meydan okuyan bir isyandı. Çünkü Kuran, YALNIZCA Tanrı’ya adanmış bir Şehadeti dikte ederken (3:18 & 47:19), bugünkü “Müslümanların” Şehadeti Muhammed’in adını Tanrı’nın adıyla yan yana zikretmektedir. Kuran’ın 39:45’teki – “Tanrı tek başına anıldığında Ahirete iman etmeyenlerin kalpleri nefretle daralır, ama O’nunla birlikte başkaları da anıldığında tatmin olurlar” – kriteri, bugünün “Müslümanlarının” kalben kâfir olduklarını ortaya koymaktadır. Onlardan Kuran’ın dikte ettiği Şehadeti (3:18 ve 47:19) söylemelerini isterseniz, bunu yapamazlar. Onlarla deneyin; asla doğru Şehadeti söyleyemezler; Tanrı tarafından engellenirler.
Günlük iletişim dualarımız (Namaz) yozlaştırılarak puta tapma pratiğine dönüştürüldü. Tanrı bize günlük iletişim dualarını (Namaz) tamamen YALNIZCA Kendisine adamamızı emretmesine rağmen (20:14 & 72:18), bize her Namazda Muhammed ve ailesinden, İbrahim ve ailesinden bahsetmemiz öğretildi.
Zorunlu bağışımız (Zekât) faydasızlığa ve adaletsizliğe dönüştürüldü. Kuran bize Zekâtı “hasat günü”, yani gelir elde ettiğimiz gün vermemizi emrederken, biz Zekâtı yılda sadece bir kez ve o zaman da yanlış alıcılara veriyorduk.
Orucumuz ve Haccımız bozuldu.
Tanrı’ya Şükür
Tanrı bizi Kendi arındırma ve sağlamlaştırma mesajıyla kurtardı (3:81). O bize doğru yolu gösterdi ve lütfuyla bizi ebedi Cehennemden kurtardı. Kuran’ı bizim için arındırdı, bize en güçlü mucizeyi verdi ve arındırıcı bilgisini en karşı konulmaz fiziksel delillerle güçlendirdi. Zihnimizi tüm şüphelerden arındırdı ve bizi YALNIZCA Kendisine tapmaya yönlendirdi. Bir insan daha ne kadar şanslı olabilir ki?
Eğer sadece birkaç yıl önce doğmuş olsaydık ya da yanlış yerde yaşasaydık, eski putperest yollarımızı sürdürür, burada ve Ahirette, şimdi ve sonsuza dek hak ettiğimiz bedbahtlığı üzerimize çekerdik.
Tanrı’ya yeterince şükredebilir miyiz?
Bir insan ne kadar şanslı olabilir?
Teşekkürler Tanrım
Son yorumlar