Ek 28 - Muhammed Tanrı’nın Vahiylerini Kendi Eliyle Yazdı
İlk
vahiy “Oku” idi ve “Tanrı kalem yoluyla öğretir” (96:1-4) ifadesini
içeriyordu ve ikinci vahiy “Kalem”di (68:1). Kalemin tek işlevi yazmaktır.
Kuran’dan sonraki ilk iki yüzyılın cahil Müslüman âlimleri, Kuran’ın, kendisi gibi bir şey üretmeye dair meydan okumasını anlayamadılar. Kuran’ın
matematiksel yapısı hakkında hiçbir fikirleri yoktu ve biliyorlardı ki, birçok edebiyat devi Kuran’la karşılaştırılabilir yapıtlar meydana
getirebilirdi. Aslında böyle birçok edebiyat devi, Kuran kadar mükemmel bir
edebi eser üretme kabiliyetini iddia ettiler. En son iddia ünlü Mısırlı yazar
Taha Hüseyin’den geldi.
Daha sonra cahil Müslüman âlimler, Muhammed’i okuma-yazma bilmeyen bir
adam olarak ilan etmeye karar verdiler! Bunun, Kuran’ın olağanüstü edebi
mükemmelliğini gerçekten mucizevi hale getireceğini düşündüler. Peygambere
okuma-yazma bilmemeyi kondurmak için dayandıkları kelime ise “ÜMMİ”
idi. Bu “âlimler” için üzülerek belirtmek gerekir ki bu kelime açıkça “Kitap Ehli
olmayan” veya herhangi bir kutsal yazıyı (Tevrat, İncil veya Kuran’ı) takip
etmeyen kişi anlamına gelir [bkz. 2:78, 3:20 & 3:75, 62:2]; “okuma-yazma
bilmeyen” anlamına gelmez.
Peygamber başarılı bir tüccardı. Okuma-yazma bilmeme yalanını uyduran “Müslüman
âlimler,” Peygamber dönemi boyunca sayı olmadığını unuttular; alfabenin
harfleri sayı olarak kullanılırdı. Her gün sayılarla uğraşan bir tüccar olarak,
Peygamberin birden bine kadar alfabeyi bilmesi gerekiyordu.
Kuran bize Kuran’ı Muhammed’in yazdığını söyler—Muhammed’in çağdaşlarının
şöyle söylediği alıntılanır, “Bunlar onun yazdığı geçmişin masallarıdır. Ona
gece gündüz dikte ediliyorlar” (25:5). Okuma-yazma bilmeyen bir kişiye “dikte”
edemezsiniz. Onu okuma-yazma bilmemekle itham eden Peygamber düşmanları,
özellikle önceki kutsal yazılarla ilgili olan 29:48 Ayetini suistimal
ediyorlar.
Ramazan’ın 27. Gecesi H.Ö. (Hicretten Önce) 13’te, ruh olan Muhammed,
yani gerçek kişi, yani beden değil, en üst evrene çağırıldı ve kendisine Kuran
verildi (2:97, 17:1, 44:3, 53:1-18, 97:1-5). Daha sonra melek Cebrail, ruhtan
Muhammed’in hafızasına her seferinde Kuran’ın birkaç ayetini bırakmada
Muhammed’e yardımcı oldu. Peygamber, zihnine bırakılan yeni ayetleri kâğıda
döktü ve ezberledi. Peygamber öldüğünde, her ayetin nereye yerleştirileceğine
dair talimatların yanı sıra, vahyin kronolojik sırasına göre kendi eliyle
yazılmış olan tamamlanmış Kuran’ı bıraktı. Peygamber tarafından kaydedilen
ilahi talimatlar, Kuran’ı Tanrı’nın dünyaya Son Ahiti olacak şekilde planlanan
nihai formatta bir araya getirmek için tasarlanmıştı (75:17). Erken dönem
Müslümanlar, Raşid Halife Osman zamanına kadar Kuran’ı bir araya getiremediler.
Bu görevi yerine getirmek için bir komite atandı. Detaylar için Ek 24’ü okuyunuz.