Ek 14 - Kader
Biz, Tanrı’ya iman etmekte yahut O’nu inkâr etmekte tamamen özgürüz. Bizim özgürce irade kullanmamız Tanrı’nın iradesidir (18:29, 25:57, 73:19, 74:37, 76:29, 78:39, 80:12).
İlk günahımızı (Ek 7) işledikten sonra, Tanrı bize suçumuzu kınamamız ve O’nun mutlak otoritesini kabul etmemiz için bir şans verdi (33:72). Fakat biz, Şeytan’ın bir tanrı olarak yeterliliğinin gösterisini seyretmek istediğimize karar verdik. Birçok insan, Tanrı’nın kendilerini bu korkunç teste sokmak için yarattığı gerçeğini protesto eder. Belli ki bu gibi insanlar şunun farkında değiller, [1] onlar korkunç bir suç işlediler (Giriş & Ek 7) ve [2] onlara suçlarını kınamaları ve kendilerini günahın bedelinden kurtarmaları için bir şans verildi, fakat onlar testten geçmeyi seçtiler.
57:22’den öğreniyoruz ki yaşamlarımız, etrafımızdaki her şeyle birlikte videokaset benzeri bir şeyde önceden kaydedilmiştir. Tanrı her birimizin ne tür bir karar vermeye mukadder olduğumuzu tam olarak bilir; O hangimizin Cennete gideceğini, hangimizin Cehenneme gideceğini bilir. Hatta bu dünyaya doğmadan önce bile, Tanrı hangi ruhların iyi hangi ruhların kötü olduğunu biliyordu. Tanrı’nın her şeyi bilmesi söz konusu olduğunda, herkesin alnında “Cennet” veya “Cehennem” yazan bir damga olduğunu hayal edebiliriz. Ancak söz konusu biz olduğumuzda, Tanrı’nın mutlak otoritesinden yahut Şeytan’ın çok tanrılı görüşlerinden yana olmakta tamamen özgürüz. Bu nedenle kader, söz konusu Tanrı olduğunda bir gerçektir, söz konusu biz olduğumuzda değil.
Bu
anlayış, “Tanrı irade ettiği kişiye rehberlik eder ve irade ettiği kişiyi
saptırır”ı ifade eden çok sayıda ayeti açıklar. Kendi bilgisine
istinaden, Tanrı ruhlarımızı hak ettiğimiz koşullara atar. Tanrı meleklere “Ben
sizin bilmediğinizi bilirim” (2:30) dediğinde, bu, bazılarımızın kendimizi
günaın bedelinden kurtarmak için bir şansı hak ettiğimiz anlamına geliyordu. Hidayeti
hak edenler için Tanrı’nın rehberliğinin bir örneği 21:51’de bulunmaktadır: “Biz
İbrahim’e hidayetini bahşettik çünkü biz onun tamamen farkındaydık.” Diğer bir
ifade ile Tanrı İbrahim’in rehberlik edilmeyi hak eden iyi bir ruh olduğunu
biliyordu ve Tanrı ona hidayetini ve anlayışını bahşetti. Diğer bir güzel örnek
ise 12:24’te belirtilmektedir. Yusuf, Mısırlı asilzadenin karısına aldandı ve “eğer
Rabbinden bir işaret görmeseydi” neredeyse zina edecekti. Tanrı bizlere
12:24’te öğretiyor ki O, “Yusuf’tan kötülüğü ve günahı çevirdi çünkü o Benim
adanmış kullarımdan biriydi.” Şehvetini kontrol eden Yusuf muydu? Yoksa onu
iffetli kılan Tanrı’nın günahtan koruması mıydı? İşte böyledir kader.