Doğal kaynakların korunması için kutsal yolculuk sırasında avlanma ve bitkilerin kesilmesi yasaktır. Eğer avlanmaya izin verilmiş olsaydı, Mekke’de bir araya gelen binlerce hacı ile birlikte arazi kısa sürede doğal kaynaklarından yoksun kalacaktı. Hayvan sunuları, bir araya gelen hacılar ve aynı zamanda yerel halkın ihtiyaçlarını karşılamak ve tükenmiş erzakı ikmal etmek için kutsal yolculuğun bir parçasıdır. Bkz. 2:196.
Domuzun “eti” haramdır, “yağı” değil. Kuran’da belirgin bir biçimde haram kılınmayan herhangi bir şey helal sayılmalıdır. Bkz. 6:145-146.
Bu ayette belirtilen şartları yerine getirirseniz, Tanrı sizinle birlikte olduğunu size gösterecektir; bundan hiç şüpheniz olmayacaktır. Tanrı’nın işaretleri arasında en belirgin olanları, Kuran’ın mucizesini anlayanlar için matematiksel işaretlerdir (Ek Bir).
Bu ayet, Tanrı’nın Antlaşma Elçisi’nin gelişi ile alakalı Kitab-ı Mukaddes’e ve Kuran’a ait kehanetin gerçekleştiğini bildirmektedir (Malaki 3:1, Kuran 3:81). Bu elçinin adı Kuran’ın içine matematiksel olarak “Reşad Halife” şeklinde kodlanmıştır. Bu çok özel ayet, spesifik delilin takdim edilmesini icap ettirir. “Reşad”ın sayısal değeri (505) artı “Halife”nin sayısal değeri (725) artı sure numarası (5) artı ayet numarası (19) değerleri toplandığında 505 + 725 + 5 +19 = 1254 veya 19x66 elde ederiz. On dokuz, Reşad Halife aracılığıyla vahyedilen Kuran’ın ortak paydasıdır. Daha fazla delil ve spesifik ayrıntılar Ek İki’de bulunmaktadır.
Bu ilk cinayete karışan iki oğlun isimleri konuyla ilgili değil. Fakat Kitab-ı Mukaddes’te Habil ve Kayin olarak verilmiştir (Yaratılış 4:2-9).
Sahte Müslümanlar tarafından hükme bağlandığı gibi hırsızın elinin kesilmesi uygulaması, Kuran’da temeli olmayan şeytanî bir uygulamadır. Bu örneğin özel önemi nedeniyle, Tanrı, hırsızın elini kesmek yerine onu işaretlemeyi doğrulayan matematiksel kanıt sağlamıştır. 12:31 ayeti, Yusuf’a çok hayran kalıp ellerini “kesen” kadınlara atıfta bulunur. Onlar elbette ki ellerini “kesmediler;” bunu hiç kimse yapamaz. Sure ve ayet numaraları toplamı 5:38 ve 12:31 için aynıdır, yani 43’tür. Aynı zamanda Tanrı’nın iradesi ve merhametidir ki, bu matematiksel ilişki, Kuran’ın 19-temelli kodu ile de uyuşmaktadır. 12:31 ayetinden on dokuz ayet sonra aynı kelimeyi görüyoruz (12:50).
Tevrat, İsa Mesih’ten önceki tüm İsrail peygamberleri aracılığıyla vahyedilen tüm kutsal yazıların bir koleksiyonudur, yani bugünkü Eski Ahit. Kuran’ın hiçbir yerinde Tevrat’ın Musa’ya verildiğini görmüyoruz.
Diğer insanlarla olan ilişkiler 5:57 ve 60:8-9’daki temel kurala tabidir. Kendileri ile dost olunamayan Yahudi ve Hristiyanlar, 5:57’de belirgin bir biçimde belirtilir; onlar imanlılarla alay edip eğlenen veya onlara saldıran kişilerdir.
Yuhanna 20:17’de görüyoruz ki, İsa kendisinin ne Tanrı ne de Tanrı’nın oğlu olduğunu öğretti. Pek çok ilahiyatçı, dikkatli araştırmalardan sonra, bugünkü Hıristiyanlığın İsa tarafından öğretilen Hıristiyanlıkla aynı olmadığı sonucuna varmıştır. Bu konuyla ilgili iki seçkin kitap şunlardır: “The Mit The Incarnate” (The Westminster Press, Philadelphia, 1977) ve “Mythmaker” (Harper & Row, New York, 1986). “Mythmaker”ın ön tarafında şu ifadeyi okuyoruz: “...Hyam Maccoby, Hristiyanlığın kurucusunun İsa değil Pavlus olduğuna yönelik görüşünü desteklemek için yeni argümanlar sunmaktadır... ‘insanlığı kurtarmak için ölen ilahi bir Kurtarıcı olarak İsa’ şeklindeki kendi vizyonuyla yeni bir din yaratan yalnızca Pavlus’tu.”
Puta-tapan Müslümanlar Peygamber’in mezarını kutsal sayarak iki “Kutsal Mescit” tesis ettiler. Kuran sadece tek bir Kutsal Mescitten bahseder.
Kuran’ın karşı konulmaz mucizesi (Ek Bir), 74:35 ayetinde “En büyük mucizelerden biri” olarak tanımlanmaktadır ve beraberinde olağandışı büyük bir sorumluluk getirir.
Kuran’ın İsa’yı sürekli olarak “Meryemoğlu” şeklinde çağırması ve Kitab-ı Mukaddes’in de onu “insanoğlu” olarak çağırması dikkat çekicidir. Tanrı, bazılarının küfre gireceğini ve onu “Tanrı’nın oğlu” olarak çağıracağını biliyordu!