Ne yazık ki şeytan, milyonlarca Müslümanın namazlarını değiştirmeyi başarmış, onları Yaratıcıları ile iletişim kurmaktan mahrum bırakmıştır. Önce, El Fatiha’nın sonuna “AMİN” kelimesini eklemeye ikna etti. Bu kelime yabancıdır, Arapça değildir ve Kuran’da hiç geçmez. Ancak daha fazla harf ve ses ekleyerek, Namazda kullanılan kelimelerin sayısal yapısını etkili bir şekilde bozar. İkincisi, ister Sünni ister Şii olsun, tüm düşünce okullarının tüm (mezhep) imamları, namazda El Fatiha’dan sonra Kur’an’ın okunmasının zorunlu olmadığı konusunda ittifak etmişlerdir. 20:14‘te Yaratıcımız, Namazın yalnızca Kendisine adanmasını emrediyor. Kuran’da Meryem, Muhammed, İsa, Musa, İbrahim ve daha birçok isim zikredilmekte ve Kuran’ın namazda kullanılması Tanrı’dan başka isimlerin de anılmasına yol açmaktadır. Bu, Namazı bozar. Namazda Tanrı’nın yanında başka isimler anmamakla emrolunduk (Kur’an 72:18).

—–

Yukarıdaki ifadeler, editörlüğünü Reşad Halife’nin yaptığı Şubat 1986 sayılı Muslim Perspective yayınından alıntılanmıştır.

Aşağıdaki makaleyse, yine editörlüğünü Reşad Halife’nin yaptığı Mayıs 1986 tarihli Muslim Perspective yayınından alıntılanmıştır.

—–

Namaz ibadeti İslam’daki en önemli uygulamadır, çünkü günlük ibadetimizdir. Bu, bu en hayati konuyla ilgili süregelen araştırmanın bir devamıdır. Arapça SALAT kelimesi, bağlantı veya iletişim anlamına gelen SILAT kelimesinden türediği için, SALAT‘ın en iyi çevirisi İLETİŞİM DUASI‘dır. Bu, en önemli uygulamamızı sıradan insanların şu ifadesinden ayırmalıdır: “Bütün gün dua ediyorum!” Gayrimüslimlerin bütün gün dua ettiklerini söylemeleri, SALAT‘ın “dua” olarak yanlış tercüme edilmesinden kaynaklanmaktadır. Namaz kılan Müslüman, “Beş vakit dua ediyorum” demek yerine “Günde beş vakit Yaratıcımla iletişim kuruyorum” demelidir.

Bu makalenin temel amacı, iletişim dualarında ayakta dururken okunması gereken tek şeyin EL FATİHA olduğuna dair daha fazla delil sunmaktır. Kur’an’ı her gün, özellikle şafak vakti (17:78) okumalıyız, ancak iletişim duaları esnasında değil. Tek başına EL FATİHA’nın okunması gerektiğinin yanı sıra, ayakta dururken başka herhangi bir şeyin eklenmesi Tanrı ile aranızdaki iletişimi bozar.

Kuran 2:37’de belirtildiği üzere, Tanrı Âdem’e, Âdem’in günahtan kurtarılması için belirli kelimeler verdi. Aynı şekilde, Tanrı bize NAMAZ esnasında okumamız için EL FATİHA gibi belirli kelimeler vermiştirEL FATİHA‘yı bir telefon numarası gibi düşünebilirsiniz. Birini aramak isterseniz, o kişinin telefonuna ait belirli numaraları çevirmeniz gerekir. Bu belirli numaraları çevirmeden iletişim kuramazsınız. Yaratıcınızla iletişime geçtiğinizde, Tanrı’nın Kendisinin bize verdiği belirli sayıdaki harf ve sesi telaffuz etmek zorundasınızEL FATİHA‘dan sonra diğer Kuran ayetlerini söylemedeki hatayı göstermek için, kendinizi iletişim duasını yaparken hayal edin. Kıbleye dönük olarak ayağa kalkar, sonra da Allahu Ekber diyerek ellerinizi kaldırmak suretiyle iletişimi açarsınız. Ardından, “En lütufkâr, en merhametli olan Tanrı’nın adıyla. Övgüler Tanrı’ya olsun, kâinatın Rabbi olan. En lütufkâr, en merhametli olan” diyerek EL FATİHA’yı okursunuz. Sonra da “Sadece Sana taparız; sadece Senden yardım dileriz” diyerek Tanrı’yla konuşursunuz. Ve “Doğru yolda bize rehberlik et. Nimetlendirdiğin kimselerin yolunda; gazabı üzerine çekenlerin değil, sapmışların da değil” diyerek Tanrı ile konuşmaya devam edersiniz.

Bu, ayakta durma pozisyonunda okunan şeyin sonu olmalıdır. Ama biz eskiden ilave Kur’an söylerdik. Bu ilave Kur’an’ın zorunlu olmadığı, (Sünni ve/veya Şii) tüm içtihat imamları tarafından kabul edilmektedir. Şimdi EL FATİHA‘dan sonra Tanrı’ya ne söylediğimize iyi bakın. “Biz sana nice cömert nimetler verdik” manasına gelen “İNNA ATAYNAKE EL-KEVSER” gibi şeyler söylerdik!!! Burada, Kendisine “Biz sana nice cömert nimetler verdik!!!” diyerek Tanrı’ya hitap ediyoruz. Bu mantıklı mı? Bunu hiç düşünmedik bile. Anne babamızdan bize miras kalan bidatlere o kadar kapılmıştık ki, Yaratıcımıza anlattıklarımızı düşünmüyorduk. Eskiden, “De ki, Tanrı birdir” anlamına gelen  “KUL HÜV ALLAHU AHAD” gibi sözler söylerdik. Burada Tanrı’ya, Tanrı’nın bir olduğunu söylemesini emrediyoruz!!! EL FATİHA’dan sonra “KUL EUZU Bİ RABBİL FELAK” gibi sözler söylerdik. Burada ise Tanrı’ya, tan vaktinin Rabbine sığın diyorduk!!! Bizi bidatçiliğin karanlığından gerçeğin ışığına çıkardığı için Tanrı’ya şükürler olsun; artık anne babamızdan miras aldığımız hataları görüyoruz.

İlgili Ayetler

Anahtar (El-Fatiha) [1:1] ;En Lütufkâr, En Merhametli olan Tanrı’nın adıyla..

Anahtar (El-Fatiha) [1:2] ;Övgüler olsun kâinatın rabbi olan Tanrı’ya..

Anahtar (El-Fatiha) [1:3] ; En Lütufkâr, En Merhametli. .

Anahtar (El-Fatiha) [1:4] ;Yargı Günü’nün Sahibi..

Anahtar (El-Fatiha) [1:5] ; Yalnızca Sana taparız. Yalnızca Senden yardım isteriz. .

Anahtar (El-Fatiha) [1:6] ; Doğru yolda bize rehberlik et; .

Anahtar (El-Fatiha) [1:7] ; Nimetlendirdiğin kimselerin yolunda; gazabı hak etmiş olanların değil, sapmış olanların da değil..

Düve (El-Bakara) [2:37] ;Sonra Âdem Rabbinden kelimeler aldı, O, bunların vasıtasıyla onu günahın bedelinden kurtardı. O, Günahın Bedelinden Kurtarandır, En Merhametli Olandır..

T.H. (Tã Hã) [20:14] ;“Ben Tanrı’yım; Benim yanımda başka bir tanrı yoktur. Yalnızca Bana tapın ve Beni hatırlamak için İletişim Dualarını (Namazı) yerine getir. .